Rize Çapulası
Çapula rize yöresinde yıllarca kullanılmış ve teknolojiye yenilmiş bir çeşit ayakkabıdır.
"ÇAPULA" sözlük anlamı ile, kaba deriden yapılmış, ucu sivri ve kırık ayakkabı demektir. ÇAPULACI ise, çapula yapan ve satan kimsedir. Çapulada en önemli özellik, ayakkabının tamamen el yapımı olmasıdır.
Çarıkçılığın devamı olan bu zanaat; çarıkçılık, çapulacılık derken teknolojiye yenilmiştir. Günümüzde, fabrikasyon ayakkabı anlamına gelen "kavafiye" sürmektedir. İşte bu iki ustadan Mustafa Kalafat'ı yıllardan beri tanırız. Orta Câmi karşısında, Eski Suluhan'ın yerindeki dükkânında şimdilerde kavafiye işiyle uğraşmaktadır.
Dükkânın içindeki küçük tezgâhında bir yandan eski mesleğinin kazandırdığı hünerleri sergilemekte, bir yandan da eski ayakkabıları onarmaktadır. Kalafat Usta için onarılamayacak ayakkabı yoktur. O sanatını konuşturup, her ayakkabıyı giyilebilir duruma getirir.
ÇAPULACILIK
Çapulacılık, çarıkçılığın devamıdır. Çarık camız derisinden yapılan, derinin güneşte kurutulmasıyla elde edilen ve elle dikilen bir ayak giysisidir. Köşker (kevşger) ise yemenici, yani ayakkabı tamircisidir. Örneğin "Deli terzi, kör köşger, iğneyi ipliği yitirmezse günde bir kaftan diker" atasözü dilimizde bu kelimenin kullanıldığını göstermektedir.
Farsça kökenli köşker kelimesi günümüzde unutulmuştur. XIX. yüzyıl sonları, XX. yüzyıl başlarında çapula işiyle uğraşan ustalar için kullanılmaktadır. Adana dolaylarında bu kelimeye halâ rastlanmaktadır.
Ayağunda çapula" diye başlayan türküler dinliyoruz . Muhtemelen çoğu çapula nedir görmemişler, ayaklarına giymemişlerdir.
Anadolu'da yöreden yöreye ufak değişikliklerle giyilen pek çok kıyafet ve kasesuar bulunmakla birlikte Çapula sadece Karadeniz erkeğine mahsustur. "Eski Eserler Ansiklopedisi" yazarı Nurettin Rüştü Büngül ile "Osmanlı Tarih Deyim ve Terimleri"nin yazarı M. Zeki Pakalın çapulanın Karadeniz yalısı halkının ağzında "yemeninin" ismi olduğunu yazarken, Reşad Ekrem Koçu çapulanın yemeniden farklı olduğunu bildirmiştir. Koçu'ya göre çapula yemeniye benzemdiği gibi yazlık ayakkabı da olmadığını, karadeniz ahalisince yaz kış giyilen tek tip ayakkabı olduğunu belirtir.
Çapula burnu ön kısmı tasmavari kapalı, arkası hafifçe yukarıya doğru kalkık bir dil çekekli, var iel yok arası ökçeli ve altı demir çivi kabaralı bir ayakkabıdır.
İstanbul sokaklarında Karadeniz sahilleriden gelmiş çoğu kayıkçılık, mavunacılık gibi işler tutmuş bekar uşaklarının ayaklarında yüzyıllar boyu görülmüştür. Yalın ayakla, çorap veya mest ile giyilmektedir.